23 Ağustos 2012 Perşembe

OKTAY AKBAL / AŞK DİYE BİR ŞEY!


            “ Bir insanı sevmekle başlar her şey.” ( Sait Faik )

            Bir insanı sevmek!.. O, bir tek insan mıdır? Yoksa şairin düşlerindeki bir varlık mıdır? Yaşamın içindedir, yaşamın dışındadır. Kimi zaman öyledir, kimi zaman bir başkasıdır! Aşk dediğimiz nedir? Binlerce yıl geçti gitti… Çözüldü mü? Bir aldatma mıdır? Düşlerde yaşatılan bir hayal midir?

            Aşk nedir?

Seviyorum, seviyorsun, seviyor! O bir cisim mi, o bir heykel mi, bir yücelik mi? Bir sıradan insan mı? Kendiliğinden başlar! Bir de bakarsın, kendiliğinden biter! Sonsuzluk diye bir şey, nerde var? Ebedi aşklar ancak düşlerdedir, destanlardadır, öykülerde, romanlarda, şiirlerdedir.

Belki de şiir, bunun için yazıldı. Bir gün bir adam ya da bir kadın, içinde bir kıpırtı duydu, o güne dek tanımadığı… Bunu, bir başka insanın kendisine sunduğu, verdiği bir armağan saydı. Dizelere verdi bu iç coşkuyu. O an gelip geçici bir andı oysa! Sonra, bir de baktı ki, bir aldanışmış…

“Bir şey var aramızda” der şair. Bir şey, ne olduğunu anlayana kadar geçip giden bir şey mi o? Çoğumuz için öyledir, ama içimizden biri, o şeyi yaşar bütün ömrünce… Bir kişide, kimi zaman pek çok kişide!.. Nahit Ulvi, “Bir şey var aramızda / Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek / Fakat ne kadar saklasak nafile / Bir şey var aramızda” diye boşuna mı yazmış?..

O bir şeyi anıyoruz şimdi, bu 14 Şubat gününde!.. Bütün bir yaşam boyunca ancak bir kez yaşadığımız, bazen de bin kez yaşadığımızı sandığımız!..

“ Ben seni seviyorsam, bundan sana ne” demiş Goethe. Kendimiz içindir aşk.. Kendi yarattığımız bir duygudur. Bir başkasının yansımasıdır, oysa kendi evrenimizde yaşattığımız, ta ilk uyanış çağımızdan başlayarak yarattığımız bir güzel duygu..

Bir çağrıdır. Özdemir Asaf’ın yazdığı gibi, “Beni çağırmadınız, kalkıp ben kendim geldim /  uzaklardan size bir haber getirdim geldim” der bir ses. Duyan, anlayan, sezen, bilen, arayana da gelir, kendi gizli köşesinde dalıp gitmiş olana da!..

Aşk var mı şimdi? Genç kuşakların aşk diye bildiği, anladığı nedir? Derler ki, değişmez bir duyarlıktır, her bireyin bir gün yaşayacağı bir insan hali!.. Durup dururken olmaz, durup dururken yaşanmaz. İlle bir rastlantı gerekir. Bir sokakta, bir pencere önünde, bir dost evinde, şurda burda , en akla gelmez yerde,  bir bakış, bir gülüş… Bir anda içinize düşen bir ateş!..

“ Bir bahar akşamı rastladım size” demez miydi Selahattin Pınar. İşte öyle bir an, bitmeyecek sanılan bir zaman parçasının en küçüğü, en kırıntısı.

“ Ateş gibi bir nehr akıyordu /  Ruhumla o ruhun arasından” der Ahmet Haşim… “ İstanbul’un öyledir baharı / Bir aşk oluverdi aşinalık” der Yahya Kemal… Şairler hep yazacak! Sevenler aşkı hep arayacak, kimi bulacak, bulduğunu sanacak, kendini aldatacak.

14 Şubat bir gündür! Sevenlere bir gün yetmez ki!.. O tek günü aylarla, yıllarla uzatmak sizin elinizde. Bir eşsiz mutluluğu olabildiğince uzun süre yaşamak, yaşatmak!..

 

                        OKTAY AKBAL / AŞK DİYE BİR ŞEY!

           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder